3 Şubat 2011 Perşembe

raporumun son günü

bugün, o gün. 
raporum sona eriyor.
geçtiğimiz salı doktorumuzu bu sürpriz kararı ile paniklemiş, bir nebze de olsa rahatlamıştım. 
bel ağrısı ve bastıran öğle uykuları ile mücadele etmek benim için güçleşmişti. 
on günlük bir mola iyi gelecek demiştim kendime.  

ama şimdi görüyorum ki, mola pek de yeterli gelmemiş.  
geceleri geç yatıyorum çünkü uyumakta zorlanıyorum.  
sabah erkencikten kalkıyorum çünkü yatarak çok uzun uyuyamıyorum.  

kahvaltıdan hemen sonra, ofisten getirdiğim bilgisayarımı açıyorum.  
zamansız raporum yüzünden biriken işlerimi toparlamak ve çözümlemesini yapmaya çalıştığım, gözümde gittikçe büyüyen bir tenik kataloğun ilk etabını bitirmek için. 
dedim ya gözümde büyüdükçe büyüyor, çünkü dikkatimi toplamakta zorlanıyorum.  
dikkatimi toplamayı başarsam da asya rahat durmuyor. vuruyor, itiyor, tepiyor. kuzumun yeri daraldıkça "uzun otur" diyor bana sanki.  

kısa süreli uykularımın yoğun rüyalarında bol bol koşuşturma görüyorum. 
dün akşam balık broşürü tasarladım uykumun ilk kısmında.  
uyanıp tuvalet molası vermemden sonraki uykumda ise ofisimizin yeni binasına gittim.  
her yer camdı. yeni mobilyalarla ışıl ışıldı.  
3-4 katlı bir binaydi, aynı otel gibi. çok hoşuma gitti. binayı gezerken uyandım. 
malum tuvalet molası. geri döndüm, yine yamuk yumuk uykumla kısa bir rüya gördüm. 
bunda da bebek sevdim. "hani senin göbişin" dedim, göbişini öptüm, o kikirdedi. 
"hani senin papilerin" dedim, ayaklarını yumukladım. gözlerimi açtım, sabah olmuştu.

bir iki saat bilgisayarda debelendikten sonra, yine uyku bastıracak biliyorum. 
yine günüm bitecek ve ben hala yorgun olacağim. 
bugün raporumun son günü ve ben kendimi hiç dinlenmiş hissetmiyorum. 

gecikmiş pazartesi sendromu yaşıyorum sanırım.
birikmiş pazartesi sendromu da olabilir,
bilemiyorum, uykulu ve yorgunum işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder