24 Şubat 2011 Perşembe

34 hafta+4 günlük yaramaz kızımız asya...

dün kontrolümüz vardı.
yaramaz böcüküm asya 2500gr. olmuş ve daha şimdiden 48cm. uzun boylu olacak gibi görünüyor kızım.
hala başaşağı ve doğum pozisyonunda. bu saatten sonra dönmezmiş. doktorumuz kullandığım demir ve magnezyum ilaçlarına ek olarak Nidilat isimli ilacı verdi. İçeriğindeki nifedipin rahim kasılmalarını engelleyip, rahmin gevşemesini sağlıyormuş.
ilaçlar eşliğinde bol bol soluma yatmam sonucu bebişimizin 36. haftadan önce gelmesini engellemeye çalışıyoruz.
sık dişini yaramaz kuzum iki haftacık daha dayan, sonra istediğin zaman gel.

11 Şubat 2011 Cuma

32. haftamız biterken...

kuzumun annanesi, dedesi ve teyzesi bugün evlerine döndüler. e malum şubat tatili bitmek üzere ve teyzemizin dersleri başlayacak. allahtan bu sene okulda değil, bize ayırabilecek bol bol vakti var. haftanın 3 günü annemlerle, 4 günü bizimle. göçebe matenatik öğretmeni oldu ama olsun. asyanın kısmetine daha çok görüşebiliyoruz.
gittiler ama 10-15 gün sona geri gelecekler kısmetse. babişim işlerini ayarladıktan sonra en az doğuma kadar benimle kalacaklar.
bugün yola çıkmadan ablamla hastane çantamı hazırladık. ne olur ne olmaz diye.
bir iki eksiğimi de bu hafta tamamlayıp, her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olalım dedik.

çanta hazır ama ben daha hazır değilim.
"asyaa, pabucu yarıııım, çıkma dışarıı, sonra oynarız" diye telkin ediyorum kızımı.

geçtiğimiz salı kontrolümüz vardı. kızımın NSTsine bakıldı. göbişime kalp atışı antenlerini taktıklarında asya atağa geçti ve ilk kaydı tekmeleriyle sabote etti. hemşiremiz gelip baktığında şaşkına döndü.
"neler oldu böyle" diyerek şaşırdı. tekmelerden sonra bir de sırtını döndü, kayıt sessizliğe büründü.
hemşiremiz önçe benim yatış pozisyonumu daha sonra da bağladığı alıcıların yerini değiştirdi. ve nihayet sağlıklı bir kayıt almayı başardık.
doktorumuz iki hafta öncesine göre daha iyi durumda olduğumuuzu ama tedbiri elden bırakmamamız gerektiğini söyledi.

geçen kontrolde rahim boyunun 26mm kısaldığını ve pelvis kaslarında yumuşama olduğunu söylemişti. bu sefer rahim boyunda bir değişiklik yok allahtan, belirtilerden biri gitmiş oldu. ama kızım hala başaşağı. doktromuzu en az 4 hafta daha tedbirli olmamız gerektiğini söyledi.36. haftadan önce doğmaya kalkarsa prematüre sayılıyormuş. kilosu 3500gr dahi olsa küvöze alınırmış.

tedbirli bir anne adayı olarak, bu uzun bilgisayar kaçamağımı sonlandırıp, yatay pozisyondaki yerimi almam gerekmekte. asyam kıpır kıpır içimde, sanırım "iki büklüm durmaktan sıkıldım, yat be kadın" demeye çalışıyor mors tekmeleriyle.
tamam, tamaaaam annesinin kuzusuuuu :)

7 Şubat 2011 Pazartesi

annelik iznim başladı...

cuma günü doktorumuz annelik iznimi başlattı.
yine önlem olsun diye, dedi.

daha huzurluyum.
sabahları soğukta otobüs beklemekten, otobüsle hoppidi hoppidi 45 dk yolculuk etmekten kurtuldum.
keşke ehliyetim olsaydı diye hayıflandığımda ise
8.aydan sonra anne adayların araba kullanmasının önerilmediğini öğrendim.
bir süre sakin sakin evden çalışacağım.
bugün fazlaca sakindim gerçi. bir tanecik kartvizit yapıp yolladım.
geri kalan zamanda da "az uzanayım" demiştim, uyumuşum.

yaklaşık yarım saaat içinde ablam, annem ve babam terminalde olacak. böcüğüm onları alıp getirecek.
daha da huzurlu olacağım artık. annişime kocaamaaan sarlıp, babişimi öpücüklere boğacağım.
ikisini de çok özledim.
ne yalan söyleyeyim, manen yanımda olmalarına çok ihtiyacım vardı.
annem ablamı yapayalnız gurbette doğurmuş. ne kendi annesi ne de kayınvalidesi yanında olabilmiş.
ben şanslıyım. kısmetse, annem de nurten annem de yanımda olacaklar, hayırlısıyla.
gidip pijamalarımı çıkarıp, saçımı başımı düzelteyim bari.
kim bu, demesinler sonra :))

3 Şubat 2011 Perşembe

raporumun son günü

bugün, o gün. 
raporum sona eriyor.
geçtiğimiz salı doktorumuzu bu sürpriz kararı ile paniklemiş, bir nebze de olsa rahatlamıştım. 
bel ağrısı ve bastıran öğle uykuları ile mücadele etmek benim için güçleşmişti. 
on günlük bir mola iyi gelecek demiştim kendime.  

ama şimdi görüyorum ki, mola pek de yeterli gelmemiş.  
geceleri geç yatıyorum çünkü uyumakta zorlanıyorum.  
sabah erkencikten kalkıyorum çünkü yatarak çok uzun uyuyamıyorum.  

kahvaltıdan hemen sonra, ofisten getirdiğim bilgisayarımı açıyorum.  
zamansız raporum yüzünden biriken işlerimi toparlamak ve çözümlemesini yapmaya çalıştığım, gözümde gittikçe büyüyen bir tenik kataloğun ilk etabını bitirmek için. 
dedim ya gözümde büyüdükçe büyüyor, çünkü dikkatimi toplamakta zorlanıyorum.  
dikkatimi toplamayı başarsam da asya rahat durmuyor. vuruyor, itiyor, tepiyor. kuzumun yeri daraldıkça "uzun otur" diyor bana sanki.  

kısa süreli uykularımın yoğun rüyalarında bol bol koşuşturma görüyorum. 
dün akşam balık broşürü tasarladım uykumun ilk kısmında.  
uyanıp tuvalet molası vermemden sonraki uykumda ise ofisimizin yeni binasına gittim.  
her yer camdı. yeni mobilyalarla ışıl ışıldı.  
3-4 katlı bir binaydi, aynı otel gibi. çok hoşuma gitti. binayı gezerken uyandım. 
malum tuvalet molası. geri döndüm, yine yamuk yumuk uykumla kısa bir rüya gördüm. 
bunda da bebek sevdim. "hani senin göbişin" dedim, göbişini öptüm, o kikirdedi. 
"hani senin papilerin" dedim, ayaklarını yumukladım. gözlerimi açtım, sabah olmuştu.

bir iki saat bilgisayarda debelendikten sonra, yine uyku bastıracak biliyorum. 
yine günüm bitecek ve ben hala yorgun olacağim. 
bugün raporumun son günü ve ben kendimi hiç dinlenmiş hissetmiyorum. 

gecikmiş pazartesi sendromu yaşıyorum sanırım.
birikmiş pazartesi sendromu da olabilir,
bilemiyorum, uykulu ve yorgunum işte...