13 Aralık 2010 Pazartesi

hormon asabiyeti...

mazeretim var, hamileyim ben :))

birkaç gündür, nasıl gerginim anlatamam. geçen akşam önce,  gran torino filminin sonunda clint eastwood ölünce ağlamaya başladım. ağlarken birilerinin görmesinden hiç hoşlanmam. buna kocacığım da dahil. filmin sonu tam yemek saatimize denk geldi. böcüümle gözgöze geldik, benim gözler hemen kızarmış. banyoya gittim, hemen. yüzümü gözümü yıkadım. saçımı başımı topladım, mutfağa gittim. böcükümün yüzünde bir gülümseme. "hormonların mı kudurdu yine" diye sordu. burnumu çeke çeke güldüm.

ertesi akşam, yatmadan önce her zamanki gibi annemle telefonda konuştuk. tatlı başlayan konuşmamız pek de tatlı bitmedi. tartışmadık elbet ama , biraz gergin kapattık telefonu.
 annem biraz otoriterdir, benim dediğim doğru havası vardır. ee, ben de alıngan olunca, gerginlik kaçınılmaz oluyor, bazen.
gerilmiş bir hamile, daha da gerilirse ne olur?
ağlar...

gömdüm kendimi yorganın altına.
iyi geceler demeyişimden işkillenen böcüküm, yine beni sümüklerimi çekerken buldu. :P
yanıma gelip uzunca bir süre teselli edip, sakinleştirdi beni, sağolsun.

ota boka ağlayan hamileler olduğunu duymuştum, şımarıklık yaptıklarını düşünmüştüm.
yanılmışım...
sizi sinirlendiren yada üzen konunun,
ne kadar saçma ya da gereksiz olduğu hiç önemli değil. bir anda içinizi kavuran bir öfke fırtınasını hissediyorsunuz. ya çığlık çığlığa birine bağırmak ya da hıçkıra hıçkıra ağlamak geliyor içinizden.
ben bağıramadığımdan, ağlama yolunu seçiyorum.
gözleriniz kurumaya yüz tuttuğu ve burnunuzun doluluğundan nefes alamadığınız noktaya geldiğinizde bir nebze de olsa sakinleşiyorsunuz.

tavsiyem, içinizdekileri akıtana kadar ağlayıp, arkasından uyumanız.
uyandığınızda kendinizi salak gbi hissediyorsunuz ama olsun, sakinleyip, rahatlamış oluyorsunuz.

illustrasyon: http://k-bladin.deviantart.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder